Yaratıcı drama, doğaçlama, rol oynama vb. tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanarak grup çalışması içinde, bireylerin bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, kimi zaman bir soyut kavramı ya da bir davranışı eski bilişsel örüntülerinin yeniden düzenlenmesi yoluyla gözlem, deneyim, duygu ve yaşantıların gözden geçirdiği oyunsu süreçlerde anlamlandırılması canlandırılması olarak tarif edilir.(San, İnci, “Eğitimde Yaratıcı Drama”,Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt:23 Sayı2, Ankara, 1990.s.577)
20.yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmaya başlayan post-modern müzecilik anlayışında ise ziyaretçi ile tek yanlı değil karşılıklı ilişki kurulur; koleksiyonlardan çok toplulukların gereksinimleriyle ilgilenilir Bekir Onur’a göre bu gün müze eğitimi, okullar için rehberli turlar düzenleme anlamını çoktan aşıp sergileri, atölye çalışmalarını, yayınları da içeren, sadece öğrencileri değil, aileleri, yetişkinleri de içine alan çok daha geniş bir etkinlikler bütünü haline gelmiştir. .Bu günün eğitim anlayışı, sonucu değil, sonuca götüren becerileri, etkinlikleri, deneyimi, yaratıcı potansiyeli vurguladığına göre müzelerde süreçler önem kazanmaktadır ve eğitim etkinlikleri keşfedici ve yaşantısal olmak zorundadır.(Atagök Tomur,“Müzecilikte Yeni Yaklaşımlarmlar”, Müze Eğitimi Seminerleri Akdeniz Bölgesi Müzeleri)
Müze pedagojisinin amaçları ise şu şekilde belirlenmiştir:
1-İnsanın değişen dünyaya uyum sağlamasına yardımcı olmak.,
2-İnsanların yaşadıkları dünyaya yabancılaşmasını engellemek,
3-Geçmişle şimdiki yaşamı arasında bağ kurmak,
4-Günümüz sorunlarına ve çatışmalarına anlayış kazandırma,.
5-Sergilenen objelerle insanlar arasında köprü kurarak, objelerin onların yaşantısı ile bütünleşmesini sağlamak.( Adıgüzel, Ömer, “Müze Pedagojisi ve Müzelerde Yaratıcı Drama ile Öğrenme Ortamı Oluşturma”Drama ve müze pedogojisi, 3. drama liderleri buluşması ve ulusal drama seminerleri Naturel Yayınevi,)
Günümüzde ” Bilgi edinme, öğrenme nasıl olmalıdır?” Sorusuna yeni cevaplar aranmakta ve ezberci eğitimin yerine yeni bilgi edinme yöntemleri bulunmaya çalışılmaktadır.Günümüzde artık öğretmen odaklı eğitim yerine, öğrenci odaklı eğitimin yararları herkes tarafından kabul edilmekte ve bunun yaygınlaşması için çalışmalar yapılmaktadır.
Eldeki bilginin tek doğru olarak kabul edildiği dönemlerde bilginin aktarımı geçerli bir yöntem olabilir. Ancak günümüzde yaratıcı, sentez yapabilen, bilgisini yeni durumlar için kullanabilen bireyler istiyorsak, kavrayışa dayalı eğitime önem vermek gerekmektedir.
Bilgiyi öğrenme yöntemlerinden birisi de yaratıcı dramadır. Yaratıcı dramanın eğitimdeki gücü, oyunu içinde barındırmasından da kaynaklanır. Drama, yaşantılarından yola çıkarak bireye kendi bilgisini bulma şansı verir. Müzeler ise öğrenciye farklı yaşantılar sunan ortamlardır. O halde, bu iki alanın öğrenme açısından birbirine uygunluğu yadsınamaz. Yaratıcı drama ile öğrenmede, öğrenci imgesel ve düşsel düşünme yeteneğini aynı anda kullanırken, konunun öğrenilmesi sırasında müzede tespit edilen objeler (tarihi eserler) aracılığı ile yapılan canlandırmalarla oluşturulan alternatif dünya birçok olanak sağlayabilir. Greenhil’e göre öğrenme sürecinde nesneler katalizör görevi görmektedir. Nesnelerin malzeme yönünün gerçek olması yazılı dünyaya gösterilen dikkatten daha fazla dikkat yoğunlaştırması sağlayabilir.(Greenhill, Eilean- Hooper, Müze ve Galeri Eğitimi, yayına hazırlayan: Bekir Onur, Ankara 1991)Böylece nesneler aracılığıyla öğrenci dönemin özelliklerini daha iyi anlayabilir, olaylar hakkında daha ayrıntılı düşünebilir, o dönemde yaşayan insanlarla empati kurarak geçmişi bugünün gözüyle değerlendirebilir, insanların dünyayı algılayışındaki farklılıkları sorgulayabilir, tarihsel süreçte insanın gelişimini değerlendirebilir. Önemli olan öğrenciyi edilgen bir dinleyici konumundan çıkarıp, bilgiye kendi deneyimleri ile ulaşmasını sağlamak ve yaratıcılık potansiyelini geliştirmek ve güzel duygu ve beğeninin oluşmasını sağlamaktır.
Sürekli olarak değişen, gelişen bir dünyada yaşıyoruz. Hem kendi yaşantımıza, hem de içinde yaşadığımız ülkemize ve dünyaya sahip çıkabilmek için çağdaş gelişmelerin içinde yer alabilmek için yaratıcılığa ihtiyacımız var. Esnek, korkmayan, risk alabilen, yeteneklerini kullanabilen, benliğini gerçekleştiren, dolayısıyla daha demokratik insanlar olabilmek için farklı eğitim arayışları hep devam etmek zorundadır.
MÜZE BİRİMİ ÜYELERİMİZ
HÜLYA GÖK
SEVİM MENTEŞE
FİLİZ YAĞMUR
İLKAY HEPSİSLER
BEDİA CİCİOĞLU
ZEYNEP YAKAKAYI
EMİNE EKİNCİ
SONGÜL BAŞBUĞ
FEVZİ YILMAZ
EKREM DENİZ
NALAN AKDUMAN
ESRA TEKİN