Ankaranın en eski tarihi mekanlarından biridir Suluhan. Bugün Ulus semti içerisinde yer alır. 14. yüzyıla dayanan yapım hikayesi Osmanlılar zamanında başlar. Fatih Sultan Mehmet ve 2. Beyazıt zamanında han ve kervansaray olarak kullanılır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Kurtuluş Savaşı zamanında TBMM’nin açılış döneminde yabancı ülkelerden gelen basın mensuplarını ağırlar bu yıllanmış han. Taşlı koridorların, duvarların arasından geçerken ta o eski zamanlardan kalma izler görürsünüz etrafınızda ve düşünürsünüz: “Bu taşlara kimlerin elleri dokundu? Kimler geldi bu han odalarından ve kimler geçti? Karanlık yağmurlu bir Ankara gecesinde ve zaman çok eski zamanları gösterirken örneğin 2. Beyazıt zamanında kaleye gelen gizemli bir yolcu olsaydınız ve karanlık gecede kendinize sığınacak bir yer ararken karşınızda beliriveren bir dev size şifreler sorsaydı ne yapardınız? Bu handa kaç tane oda var diye sorgu sual etseydi halinize bakmadan ve o ümitle han taşlarını koşar adım bir solukta geçiverseydiniz ne yapardınız? Bin bir zahmetle han odasına girmeyi başarmışken oda içerisindeki sıcacık şöminenin başında derin bir uykuya dalsaydınız ve rüyanızda kendinizi TBMM’nin o ilk açılış günlerinde Cumhuriyet’in o ilk adımlarında bir gazeteci olduğunuzu görseydiniz han odasında ne yapardınız? Bugün Edebiyat ve Yaratıcı drama ile zaman makinesine binerek çok eski zamanlara yolculuk yaptık Suluhan’da.Çalışmayı yürüten Buket Çetin ve Süsem Aslan’a çok teşekkürler
Edebiyat ve Yaratıcı Drama Biriminin Hamamönü’nde başlayan “Yaşadığımız Kent Ankara” temalı çalışmaları Kurtuluş Savaşı Müzesi, Pirinç Han,Kavaklıdere ve Gar ile devam etmişti. Bir sonraki durağımız 26 Mayıs’ta Ankara Kalesi olacak. Yaratıcı Dramayı ve hayal kurmayı seven herkesi bekliyoruz.